Dinozor ve 12 bebeler

Rüyamda yazlık evin bahçesinde konuşan dinozorun teki doğum yapıyordu. Ama böyle sağa sola koşturup kusar gibi sesler çıkarıp 10-12 tane yavru doğurdu. (Yumurta değil) bi de hanfendi “Akşama arkadaşlar alıp bira patatese gidicez çabuk doğun” diyordu veletlere. Veletler ıngar çıngar doğuyor böyle. 12 tane falan.

Götüm artık nasıl açıkta kaldıysa.

Bu arada rüyanın ana konusu dinozor ablamız değil. Kanser ilacı olarak kullanılacak Vişne reçeli. Refika’nın organik sirke yapımı videosunu gönderen arkadaş, bunun müsebbibi sen olabilirsin.

Annem üzülüyor “ya kızı yalnız bırakıyoruz 12 bebeyle” diye. “Ulan anne alet dinozor lan buradan kaçması gereken biz değil miyiz” diyemiyorum. “Dinozor abla bi ihtiyacın var mı” diyorum.

“Dedim ya arkadaşlar alacak bira pattis yapcaz, keyfim yerinde” diyo yine… 

Canım bira patates istiyo galiba?!

Neyse işte evi kitledik bindik arabaya geldik İstanbul’a. Annem yol boyunca bahçedeki çiçekleri yemeseler Zekeriya diyip durdu babama. Bi yandan da 1500 lira verip vişne reçeli almışım (mayalanabilir bi reçel). Kanseri iyileştiriyormuş. Kanser hastalarına bağışlayacağım. Reçeli…

Eczacı bi arkadaşa (Oytun) soruyorum “La bu reçelin 200 gramı niye 1500 lira” diye. Anlatıyor işte organik kalan son şey buymuş. Organik mayalanmış reçelin içindeki şeker kanser hücresini öldürüyormuş. “Lan kimi skiyosunuz reçel mayalanmaz kaynatılır üstüne şeker konur” diyemiyorum. Bi bildiği vardır diye. Ortalama bi senede tüm kanser hücrelerini öldürüyormuş reçel. Her kahvaltıda yenecek ama.

Sonra gıda mühendisi bi arkadaşla inceliyoruz reçeli. Cidden kaynatmadan yapıldığını, mayalandığını keşfediyoruz. Ama Bayer ibnesi tekrar mayalanmasın diye genetik kodlama yapmış. Genetik mühendisi arkadaşla çözüyoruz olayı. Bir kavanozdan tonlarca yapıp beleşe dağıtıyoruz. Kanser bitiyo dünyada.

Bizim dinozor abla o ara nası oluyosa kanser oluyor. Reçelden yediriyoruz. 12 bebesi “Allah ne muradınız varsa versin” diye sağlığımıza dua ediyor. Sonra Bayer’in yönetim kurulunu yiyorlar. Çıtır çıtır böyle, afiyetle.

Televizyonda ant içiyorlar “elindeki teknolojiyi bedavaya insanlık hizmetine sunmayan kim varsa yiycez” diye. Dosta güven, düşmana korku salıyorlar.

Yemin ederim hayatımda ilk defa böyle fantastik rüya gördüm. Götüm nasıl açıkta kalmış öyle böyle belli değil.